dAdG

dAdG bizi bazen boş, özgür ve ulaşılabilir bir evrene girmeye davet ediyor; bazen gölgeli totemler, çok hücreli sümüklü böcekler, uzun ömürlü alveoller, şaşkın bakışlı maskeler, bereketli sıvılar, asi zarlar, çentikli sahte ayaklar, havadaki ortak yaşamlar, göçmen tuhaflıklar, somut soyutlamalar ve soyut figürasyonlarla dolup taşar.
İlham verici, bulaşıcı, yatıştırıcı, rahatsız edici, kışkırtıcı ve baştan çıkarıcı hayallerle ustalıkla sıralanan tüm bu tutarlılık, sanatçının kafatasında titreşen düzen ve düzensizliği aslına sadık bir şekilde yansıtıyor.
Bu şekilde renklenir ve sonuç olarak kendi varlığına demir atar; beğensek de beğenmesek de.
Bu onun ruhunu bize açma şeklidir, bu, sözleri, resim ve çizimleriyle kendini ifade edemeyen sanatçının kendisini bekleyen sinir krizlerinden kurtulma yoludur.